AYLIK JETON #4



Her ay kapanış jeneriğine ulaşmayı başardığım oyunlardan bahsediyorum.

1) Ratchet & Clank

Her yıl yeni bir Assasin’s Creed yerine niçin yeni bir R&C oyunu yapılmaz ki? 2012’den bu yana yenisine hasrettik. PS4’e ise ilk kez uğruyor. Aslında yepyeni de sayılmaz çünkü temelde ilk oyunun hikayesini ve gezegenlerini kullanıyor. Platform ve aksiyon öğelerini her zaman en iyi harmanlayan serilerden biriydi, hala öyle. Yine de Tools of Destruction kadar hacimli bir R&C oyunu yapılmış değil. Bu da hepi topu 6-7 saatte bitti. Doyamayıp bir de ‘challenge mode’da bitirdim. Her zamanki gibi dünyanın en komik silahlarını yine 10. seviyeye kadar yükseltemedim. (Evet, dünyanın en vakit harcatan, hatta oyundan soğutma riski bulunan o kupa hala duruyor.)

Groovitron kullanmayı unutmayın, bu boss harika dans ediyor!
Kaptan Qwark yine çok geveze ama ses tonunda bir bıkkınlık, bir enerjisizlik mi hissettim de hiç gülemedim? Jim Ward görev savar gibi mi seslendirmiş yoksa ikimiz de yaşlandık diye mi? Neyse, önemli olan şapşal düşmanlar, şapşal silahlar. Favorilerim sheepinator (her şeyi koyuna döndürür), groovitron (savaş alanını diskoteğe çevirir) ve elbette ki RYNO (tetikten elinizi çekmezseniz epik üvertürler eşliğinde ateş saçar). Ayrıca o somunlar her yere saçıldığında insan vücudunda endrofin salgılanıyor diyorlar. Doğrudur. 4/5

2) Unravel

Unravel’ın canlı bir ip yumağından ibaret karakteri Yarny çözüldükçe oyunun öyküsel döngüsü de çözülüyor. Yarn çift anlamlı bir kelime, uzun hikaye / masal demek aynı zamanda. Bunun da çoğunlukla dokunaklı, bazen de mesaj kaygılı (çevre kirliliği, nükleer tehdit, doğayı yok eden sanayileşme) bir masalı var. Yarny’nin yolculuğunda yaşama pamuk ipliğiyle bağlı olmanın kırılganlığını, deneyimlerle hayata bağlanmanın, korkmadan ve mutlulukla yaşlanmanın izlerini görmek mümkün. 


Fizik tabanlı her bulmaca oyununda olduğu gibi Unravel’ın da zayıf noktalarını bu kuralların yazılım bazında çok iyi çalışmadığı anlar oluşturuyor. Rüzgarda savrulmadan, makine çarklarına kapılmadan belli bir noktaya ulaşmaya çalışılan bölümler en usandırıcı, oyunun atmosferini de en zedeleyici olanları. Yarny’nin bir kargayı kafesten kurtardığı, ya da yeraltı tünellerinde bir köstebekten kaçtığı bölümler ise en muhteşemleri. İçeriğe ve öyküye oyun mekaniklerinden daha fazla titizlenildiği belli. Gerisi sabır gerektiriyor ama talep edilen bu sabrın karşılığı var. Frida Johansson’un etnik tınılı müziği için bile denemeye değdi. 3/5

3) Alienation

PS4’ün en yeni yıldız oyunu, Dead Nation’ın uzaylı istilası içereni ve çok daha gelişmiş versiyonu. Aslında kapanış jeneriği yok çünkü oyun sürekli oynanabilecek şekilde tasarlanmış. Üç karakterden birini 30. seviyeye kadar yükseltmeye çalıştıkça dünyanın farklı ülkelerinde birbirine benzemeyen bölümler açılıyor, döngü rastgele devam ediyor. Tüketilip unutulmaya terk edilen oyunların tam tersi yani! Upgrade ve loot seçenekleri sayısız. Uzaylıların çekirge sürüsü gibi hücum ettiği geniş haritaların her biri birer ölüm tuzağı olsa da dilediğiniz an 4 kişiyle birlikte oynayıp zor görevleri bile 10-15 dakikada bitirmek mümkün oluyor. Son birkaç yılda sevilen çevrimiçi oyunların çoğundan birşeyler ödünç alınıp çok iyi harmanlanmış. Neredeyse kusursuz çalışıyor. Ülke sıralamasında Türkiye ilk başlarda 35.’ydi, günler ilerleyip de diğer ülkelerin skorları arttıkça geriliyoruz. FIFA, GTA ve COD dışında bir şey oynamayı bilmediğimizden olsa gerek. Benim için Alienation maratonu bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. 4/5

Karla kaplı level - check!

4) King’s Quest - Chapter 3: Once Upon A Climb (DLC)

Epey depresif ve klostrofobik bir önceki bölümden sonra King’s Quest eski neşesine geri dönmüş. Saraydan prenses kurtarma esprisi üzerinde ilerleyen bu bölümde Graham da prenses muamelesi görüyor. Miyazaki referanslarıyla dolu, gayet matrak ve ışınlanma büyüleri sayesinde asla monoton değil. Bulmacalar da eski kıvamına dönmüş, yani mantık yürüterek çözülebiliyor. Graham’ın gelecekteki sevgili eşinin kim olduğunu öğrenmiş olduk, ama oyunun ana hikayesine başka gizemler eklendi. Galiba 5 bölüm tamamlandığında en baştan oynamak şart olacak gibi görünüyor. Alınacak ders: Yaklaşan kurta ok atmayacaksın! 4/5



5) Stories: Path of Destinies

Alternatif sonda aşırı doz! Bu oyunun tam 24 tane farklı sonu var. Hikayesi etkileşimli öykü kitabı gibi seçimlerimizle şekilleniyor. Tüm sonları görmek ve kupaları açmak için farklı seçimlerle oyunu en az 24 kez oynamak demek bu! Mekanlar değişmiyor ama ziyaret edilen haritaların sırası değişiyor. İlk 10 oturuma kadar eğlenceli, ama upgrade seçenekleri hemen tükendiği için hep aynı düşmanlarla onlarca kez karşılaşmak, bazı bağlantı noktalarında hep aynı cümleleri dinlemek usandırmaya başlıyor. (Bastion gibi her şeyi tek bir kişi anlatıyor, seslendiriyor.) Unreal 4 motorunun en akıcı uygulamalarından biri değil, sık sık tekliyor. Yine de bu oyunda yeni Sly Cooper olma potansiyeli var. 3/5



6) Blues & Bullets – Episode I & 2

İlginç bir çöp vakası! Büyük ihtimalle gerisi gelmeyecek. Oyunun niçin siyah-beyaz-kırmızı egemenliğinde tasarlandığının yanıtı belirsiz. En başında oyundaki tarihi kişiliklere ve biz oyunculara saygı göstermeye dikkat edildiği belirtilmiş. Yalnız ilk iki bölümde rastlanan tek tarihi kişilik Al Capone olduğu için ona niye saygı gösterdiklerini çözemedim. Hikayede çocuk kaçıran bir tarikat, seri katil(ler?) ve Dokunulmazlar timinde çalışmış polis eskisi bir dedektif var. İlk bölümün açılışı son derece iç karartıcı. Cinayet mahali araştırma bulmacaları hayli irkiltici ve kanlı. Silahlı çatışma bölümleri ise birer facia! Sanki L.A. Noire hiç yapılmamış! 1/5

Tipik Lucio Fulci!

Bitemeyenler (Uninstall kategorisi)

Masquerade - The Baubles of Doom: Her cel-shade grafiğe tav olmayacaksın! Oldum, dersimi aldım. Düşmanlar yerine oyun mekanikleriyle boğuştum. Berbat kamerasının yol açtığı baş dönmesi yüzünden 10 dakikadan uzun oynayamadım. Resmen çalışmayan atlama sıçrama mekaniklerine rağmen bir sürü platform bölümüyle karşılaşınca saç baş yoldum. Gizlice ilerlemeyi gerektiren görevlerde üstünden atlayınca bile patlayan tuzaklara rastladım. Test edilmeden piyasaya sürüldüğü çok bariz. Oyunun karakteri koca bir balyoz taşıdığı için çok ağır hareket etmiyor, çok ağır hareket ettiği için eline balyoz tutuşturulmuş! Kabahati çok, mazereti de çok!




Bu ay bunları da öğrendim: 

* İtalya'da satılan tüm oyunlar İtalyanca, dahası hepsinin dil seçeneği kilitliymiş. Menüden dili değiştiremiyormuşsunuz. Ayrıca Gamestop mağazalarının her şubesinde aynı ürünler bulunmuyormuş. Artı, oyunların çoğu Türkiye'den daha pahalıymış! Yani Uncharted Libertalia Edisyonu'nu gitmişken Roma'dan alma hayalim suya düştü.!

* Uncharted 4 Libertalia Edisyonu Türkiye'ye az sayıda gelmiş. 130 Euro ederindeki paketin karaborsadaki fiyatı 800-900 liraya kadar varmış durumda. Hiçbir edisyon o kadar para etmez arkadaşlar!

* PSN mağazasının güncellendiği ilk gün (her Salı) asla alış veriş yapmamak gerekiyor çünkü güncelleme sırasında çoğu fiyat Türkiye'de yanlış giriliyor. En iyisi güncellemeden sonra iki gün beklemek. (Her Perşembe)

* Yeni çıkan bir oyunun yazılı eleştirisi ilk iki hafta içinde hiçbir yerde yayınlanmamışsa o oyuna el sürmeyecekmişsin!

* Game Informer dergisi bariz Xbox yanlısıymış! Çok platformlu bir dergide yandaşlık mide bulandırır! Abonelik yenilenmeyecek! 











Popüler Yayınlar