AYLIK JETON #8
Kapanış jeneriğine ulaşmayı başardığım oyunlarda neler yaşadığımdan bahsediyorum.
1) Rise of the Tomb Raider
Türü: Ok atmalı, malzeme toplamalı, bulmacalı, gezmeli, dekmanlı aksiyon.
Yeni Lara’yı çok seviyorum. Akıllı, hisli
bir kızcağız. Atletik becerileri de fevkalade. Bu oyunda konuşurken Hint dansçısı gibi gerdan kırmasını da hoş buldum. Yalnız elinin ayarı yok. Tehdit
teşkil eden her adamı öldürüyor. Bir önceki oyunda yaşadığı travmalar yüzünden
soğukkanlılığını yitiriyor diyeceğim ama bu şiddet düşkünlüğüne mazeret
aramanın makul bir yanı yok. Modern oyunların çoğundaki temel açmaz bu. Ortada
bir kötülük varsa, katliam ve kıyım varsa, baş kahramanın bu şiddetle baş etme
yöntemi de yine şiddet oluyor! Burada da aynı. Trinity ağır silahları ve
donanımlarıyla nispeten geri kalmış halkları katletmekten çekinmiyor. Çözüm:
Lara da onları teker teker katletsin!
Revenant The Game |
Yine de hakkını yemeyelim. Crystal
Dynamics silahlı çatışma bölümlerini mümkün olduğunca kısa ve az tutmuş. Zaten
stratejik seçeneklerin bolluğuna rağmen oyunun en az keyifli yanı bu kaotik
çatışma anları. ROTR en çok haritaların, mağaraların, antik mezarların ve
tapınakların keşfedildiği kısımlarda tüm ışıltısıyla parlıyor. Tapınakları
araştırmanın ödülü mutlaka var, ama oraları bulmak yetmiyor, önce kafayı
çalıştırmak, bazı bulmacaları çözmek gerekiyor. Birkaç haritada deja vu hissine
kapıldım. Sanki bir önceki oyunu tekrar oynuyordum. Teknik anlamda belki
kıyaslanamaz, hatta ikisini de çok sevdim ama oyun keyfi açısından Uncharted 4
mu yoksa bu mu deseler, bunu tercih ederim. Hikayesi bittikten sonra geriye
oynayacak bir sürü şey bırakan her oyun kıymetlidir. 5/5
2) King’s Quest Chapter 4 – Snow Place Like
Home
Türü: Bilmeceli bulmaca oyunu.
The Odd Gentlemen stüdyosunun güzel
çocukları, n’oldu size kuzum? Yoruldunuz mu? Maaşlar zamanında mı yatmadı?
Patron sizi beş gruba ayırıp birbirinizden fikir alamayacağınız odalara kapattı
da her biriniz kafanıza göre mi takıldınız? Hani patron olsam, en güzel bölümü
yapan grubu ödüllendirmem gerekse, birinci ve üçüncü bölümleri yapan gruba
terfi ve zam verir, ikinci ve dördüncü bölümleri yapanlara da “öf gidin parkta
dolaşın, biraz için sıçın rahatlayın” derdim. Bakın çocuklar, tamam çok
akıllısınız ama bunu göstermek için karakterleri bir labirente tıkıp
bulmacaları art arta dizmemelisiniz. Çocukken bulmaca kitaplarını çok severdim.
Hatta bazı çocuk dergilerinde her çizgi romanın arasına bir sayfa bulmaca
koyarlardı, en güzeli de o’ydu. Ama tamamen bulmacadan ibaret kitapları hep
soğuk ve itici bulurdum. Niye böyledir, bulmacalar zor olmadığı halde bu
bölümden niye bu kadar yaka silktim bilemiyorum. 2/5
"Bitmedi bir bilmece daha var, o da bitmedi..." |
3) Bound
Türü: Balerinli platform oyunu.
Hah, bunu yapanlar da bir alem. Çok güzel
dans eden bir karakter yapmışlar ama ortada dans edecek müzik yok! Little Big
Planet’ta dünyanın en komik dansını yapıp da eşlik edecek müzik olmayışını
anımsadım, o da çok hazindi. Alt metin okumaya bayılsam da buradaki hamile
hanım ile soyut ortamda dans ederek platforming takılan hanfendi arasında
anlamlı bir bağlantı kuramadım. Of, hakikaten her şeyde hikaye anlatmanız şart
değil! Ay evet, yıllardır görüşmediği babasının kapısını çalıp çalmamak
konusunda çekimser insanın yakında bebeği olacakmış, barışsınlar bari
duygusallığını yutmam ben yavrum, naş! Playstation'ı nedense lubunyalıkla bağdaştıranlar bu oyunla da "ay çok geey" diye dalga geçtiler. Ben beğenmedim, acaba gey değil miyim doktor bey? 2/5
Böyle durunca çok güzel animasyon şeysi oluyor |
4) Oxenfree
Türü: Konuşmalı ve korkunçlu oyun.
Dünyanın en geveze oyunlarından biri
olabilir. Start tuşuna bastıktan sonra piksel minnoşu karakterler bir konuşmaya
başlıyor, sonra da neredeyse hiç susmuyorlar. Bazı diyalogları ve seçenekleri
kaçırdığım için çok pişman değilim. Asıl ilginç olan, bu kadar kaba hatlarla
çizilmiş bir ortamda geçmesine rağmen entrikasının nasıl bu kadar
ürkütebildiği. Beden zaptetme, zaman yolculuğu, paralel evren ve kuantum
teorileri iç içe. Belki de anlam veremediğimiz şeylerden korktuğumuz için bu
kadar ürkütücü, özellikle de sonlara doğru. Oyundaki bazı tercihlerimin
öngörülmüş olması karşısında daha çok tırstım. Bunu yapanlar hiç tekin değil!
Haritanın neresine gitmenizin gerektiğini söylemeyen bir bug’a rastlasam da, aynı
yerlerde dönüp dolaşmaktan nefret etsem de bu tekinsizliğin nereye varacağını
merak ettiğimden bitirdim. 3/5
Herkes haklı |
5) Transformers: Devastation
Türü: Arabalı robotlu dövüşmeli patlamalı çizgi filmli oyun.
Booriiiing! |
Bugüne dek yapılmış en iyi Transformer
oyunuymuş! İşkembe çorbası hiç sevmeyen birine dünyanın en lezzetli işkembe
çorbasını yedirmeye çalışmak gibi bir şey! Cumartesi çizgi filmlerinin dokusuna
sahipmiş. İyi de ben çocukken bile Transformers izlemezdim ki. (Arabalar çok
sıkıcı!) Zaten belli bir yaştan sonra 'cumartesi çizgi filmi' dediklerinde insan kendini yaşlanmış hissediyor, çünkü artık her saat çizgi film oynatan kanallar var. Ama durun! Cell-shade grafikler kullanılmış! Orada akan sular durur.
Uncharted 4’ü bile cell-shade modu var diye baştan sona tekrar oynamış insanım.
Zaten PS Plus’ın bedavasıyken internet kotamın haricinde ne kaybederim ki?
Bedava kupalara da hayır diyemem. Kupa orospuluğu böyle bir şeydir. Aargh, bir
ping sesi uğruna bu kadar sıkıntıya katlanılır mıydı? Bölüm aralarındaki
videolar iyi ki atlanabiliyordu. Ayol kamyonun ne hikayesi, ne dramı olabilir
ki zaten? Tam zamanında bitti, ama hayır, sırf Platinum uğruna aynı bölümleri
başka karakterlerle beş kez daha oynayamam. Kupa orospuluğunun da bir gururu
var. 2/5