İnanılmaz Örümcek-Adam 2 / The Amazing Spider-Man 2 (2014)


filmin ruhunu özetleyen kare

İki yıl önce Örümcek’i Sam Raimi’nin hantal sinemasından kurtardıkları için bir an umutla dolmuştuk. Raimi hantal falan değildir ama nedense elindeki Marvel malzemesi karşısında fazla romantik davranmaya başlamış ve ağdalı anlatıma saplanıp kalmıştı, eskisi gibi istekli değildi sanki. Yani bizim Spidey’nin süslü fontunun üstüne Amazing eklenince bir kıpırdandık, tazeleniyor diye sevindik haliyle. Değişim iyidir hem, yenilik de öyle.

Bu kez, ‘durun, hemen heyecan yapmayın,’ diyor Sony. Başka hesapları var, onlara göre pek tatlı, yetişkin seyirciler için pek yavan hesaplar. Bu hesaba göre, Örümcek’in 9 yaş kategorisinde bir süre daha kalması hayırlı. O yaş grubunun tüketim damarı gıdıklanmaya devam edilmeli, biraz daha kostüm, oyuncak v.s. satılması lazım. Filmin sonuna doğru Rhino’nun karşısında Örümcek Adam kostümüyle dikilen çocuğa dikkat. Hani ne oldu, ‘gerçek kahramanlık süper güçlere sahip olmak değil, sorumluluk üstlenmektir’ muhabbetine? Yok yahu, çocuğunuzun kendini ‘Örümcek Adam zannetmesi’ daha kârlı, ebeveynler içinse daha endişe verici. Peki ya eski hayranlar ne olacak? Onlara da klasik seriden birkaç ikonik sahneyi veririz, susarlar.

Kazın ayağı öyle değil ama. Marvel’in artık ciddi anlamda şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekiyor. Çizgi roman geleneğiyle beslediği bir kuşağı daha ne kadar süre ikonik sahneleri tekrar canlandırarak tatmin edebilirsiniz ki? Dahası, sadece Örümcek-Adam değil, tüm Marvel külliyatı bundan daha fazla yaratıcılık ve yenilik hak etmiyor mu? Ömrümüzü Gwen Stecy’nin malum akıbetini defalarca izleyerek mi geçireceğiz? Kökleri iyi biliyoruz, hatta köklerin perdeye yeniden salınmasından bıktık, şöyle biraz hava alacak yer bıraksanız da malzemenin taze meyve vermesine izin verseniz, biz de o meyvenin tadına varsak, bir önceki filmde olduğu gibi? Tam da bu yüzden filmin tek çalışan kısmı Osborn'un Yeşil Cin'e dönüşme süreci. Max'in Elektro'ya dönüşümü öncesindeki Spidey takıntısı ise çok üstünkörü, yama gibi eğreti duruyor. Keşke Gwen'in usandırıcı gelgitleri yerine Max'in takıntısına biraz daha vakit ayrılsaymış.

Kötümserlik sayabilirsiniz, ama beyazperdede çizgi roman uyarlamalarının dönüp dolaşıp ticari hesaplara mahkum edilmesi hiçbir zaman son bulmayacak. Riskli fikirleri hiçbir stüdyo göze almayacak, köhnemiş bile sayılsa garantili olanlarını yeğleyecekler. Kırk yılda bir Joss Whedon gibi biri çıkacak da taze bir şey göreceğiz, o da belki. Hani devamlılığı bu kadar dert etmeseler, tonlarca macera arasından rastgele bir tanesini seçip onu uyarlasalar, bundan daha iyi.

Örümcek’in talihsizliği daha en baştan film haklarının Sony tarafından alınması olsa gerek. Afişlerde filmin adı için kullandığı fontun aynısını yeni çıkardığı oyun konsolu Playstation 3’te bir süre kullanmaktan çekinmeyen Sony, şimdi de yeni Örümcek Adam filmini PS3/PS4 mavisine bulamış mesela. Sırf elektrikli diye Elektro’nun bu kadar mavi olması gerekmiyor örneğin. Ama Sony için film devasa bir reklam panosu olarak çalışıyor, güdümleyici, pazarlayıcı.

Fıstık yeşili Elektro, neden olmasın.
New York üzerinde oradan oraya zıplarken kendi kendine “Örümcek adaaaaam” diye bağıran bir Peter Parker kimin fikriydi acaba? Batman’in bina tepelerinde çöreklenip içinden hırıltılı sesle “Betmeeen” diye mırıldandığına eminiz, herif şizofren ne de olsa, ama Spidey bu, komik olmayın. Hedef kitlesi olarak belirlediğiniz çocukların zekasına bu kadar hakaret etmeyin. Arada bir beyin yıkamaya çalışır gibi kahramanın adını kulaklarına haykırmanıza gerek yok. Kimse kulağımıza haykırmadan, sahaflardan edindiğimiz yırtık pırtık, kötü baskılı, kötü çevirili sayılarla onu sevmiş koca bir nesiliz şunun şurasında, azıcık insaf!

Marc Webb bu kez Raimi sendromundan da kurtulamıyor. Gwen'in Parker’dan kaç kez ayrıldığını, örümcek ağı bağlamış iki tatlı söze kaç kez tav olduğunu kolaysa siz sayın. Arada hâlâ cevabı yapıştırmasını biliyor ama bu kadar kararsızlık rom-kom bile olsa insanı usandırır. Aynı dengesizlik Parker’da da var. Gwen'in babasına kızından uzak duracağına dair söz verdiğini anımsıyor, adamın Freddy Krueger’ı aratmayan bakışlı hayallerini falan her yerde görüyor ama mezuniyet töreninde bir yılışıklık sormayın. İki dakika sonra yine ‘ay ben senden uzak durmam lazım’... ‘Bir daha öpeyim bu son, öptüm ama valla bir ilişkim yok.' Gwen'in kaçınılmaz felaketini sırf çok iyi biliniyor diye sakız gibi uzatması var ki, evlere şenlik. Gwen vakasında asıl şok edici olan, olayın aniliğidir, bunu da göz ardı etmişler, yeter ki çocuklar ürkmesin.

Yeni seriyi ivmelendiren en önemli unsur, baba Parker’ın ortadan kayboluşunun ardındaki gizemdi. Keza Oscorp şirketindeki kimyasal deneylerle Parker’ın yazgısı arasında kurduğu bağlar serinin geleceğine dair parlak bir potansiyel barındırıyordu. Burada kartlar çok çabuk açılıyor, ama tatminkar sonuçlara bağlanmadığı gibi, seriyi ileriye taşıyacak yeni temeller de atılmıyor. Hayır, müstakbel kötü adamların zırhlarını panayırda sergiler gibi göstermek sayılmaz. Üstelik gizemin çözülüşünde de bir tuhaflık var. Şu haliyle, baba Parker’ın ölüm pahasına aktardığı dosyanın sadece ‘ben öyle bi insan değilim valla’ mealinde bir videodan ibaret olduğu anlaşılıyor. Uçaktaki tüm hırgür bir tekzip videosu için olamaz herhalde!

Boş ver gizemi, oyuncak sat.
Filmdeki neredeyse tüm büyük çaplı kapışma sahnelerini bir sirk gösterisi biçiminde tasarlayan zekaya da diyecek söz yok. Ortalık kırılıp dökülüyor, kimsede panik yok; caddede hazır bekleyen polis barikatlarının arkasında toplanıp tezahürat yapmaya, alkış tutmaya başlayan bir kitle var. Böyle bir kitle karşısında Elektro’nun yaptığı az bile. Çünkü bu denyolar adam vurulunca ‘Spider-Man polisimizle birlikte destan yazdı’ diye alkışlamaya dünden razı. Bu seyircili arena mizansenlerinden birkaç tane var, hepsi birbirinden absürd. Şiddete alkış tutmayı da çocuklara gösterdiğin için teşekkürler Sony.

Bu kategorideki filmlerde stüdyoları elbette ki ticari davranmakla suçlayamayız, ama ticari kaygıların bu denli bariz biçimde göze sokulmasına ve hedef kitlenin çok katı çizgilerle belirlenmesine itiraz edebiliriz. Özellikle de gedikli seyircilere bir önceki filmle çok şey vaat edildikten sonra bu geri vites hamlesini yadırgayıp mızmızlanmaya fazlasıyla hakkımız var. Ama zaten biz çizgi roman manyakları mızmızlanmayı da çok severiz.

* İnanılmaz Örümcek-Adam 2 25 Nisan’da sinemalarda.

Popüler Yayınlar