Girit'te 6 Gün I. Bölüm: Hania
Yunanistan’ın en büyük adasında sayısız koy ve plaj, dört büyük
bölge ve üç büyük şehir bulunuyor, ama sadece altı gününüz olsa bile tek bir
şehirde kalıp dönmek bu cennet parçasına haksızlık olur. Girit için en az 15
gün lazım, ama altı günlük bir zaman dilimine bile mümkün olduğunca çok şey
sığdırmak, adanın güzelliklerini keşfetmek mümkün. Büyüklüğüne rağmen gezmesi
zor bir ada değil. Yeter ki sürücü ehliyetiniz olsun.
Girit içinde birçok noktaya kalkan şehirlerarası otobüsler
ve koylara günü birlik yolcu taşıyan vapurdan biraz daha büyükçe gemiler var.
Buna karşın araba kiralamak her zaman çok daha akıllıca bir seçenek. Bir kere
otobüs ve gemi saatlerine bağlı kalmıyorsunuz. Otobüsle giderseniz güzelim dağ
köylerinde geleneksel ev yemeklerinden tatmanız mümkün değil mesela. Üstelik bu
köylerin bazıları doğal güzellikleriyle nefes kesici.
Araba kiralarken karşınıza çıkabilecek tek engel acentanın
sizden uluslararası ehliyet istemesi olabilir. 16 Eylül 2014 itibarıyla çıkan
yeni bir kanunla Yunanistan’da Türk ehliyetleri geçerli. Ne var ki kanun çok
yeni olduğu için çoğu acentanın haberi yok. Fiyat bilgisi almak için girdiğimiz
acentaların birindeki görevli bizden uluslararası ehliyet isteyince, kendisine konsolosluğun
internet sitesine girerek yeni kanunla ilgili resmi açıklamayı görebileceğini
söyledik. “Bilgisayarım bozuk bakamam,” yanıtı aldık. Neyse ki ada halkı ve
esnafı her zaman bu kadar kaba değil.
Hania’da kaldığımız Porto Kalamaki otelinde derdimize
neredeyse şipşak çare bulundu. Ertesi gün 10:30’da arabamız getirilmişti. Kart
şeklinde soğuk mühürlü bir ehliyetiniz olduğu müddetçe sorun yok. Sayfalı eski
tip ehliyetler hâlâ kaldı mı bilmiyorum, ama o eski ehliyetlerle hiçbir şekilde
araba kiralanamıyor.
Hania Old Town |
Hania (Xania) Girit için ideal bir başlangıç noktası.
Neredeyse tam orta noktada bulunuyor, adanın tek otobanına birçok noktadan
çabucak çıkmak mümkün. Bu önemli bir ayrıntı çünkü Hania’nın eski şehir kısmında
trafik çoğu zaman İstanbul trafiğini aratmıyor. Şehir içinde ücretli otoparklar
var. Sokaklarda İspark benzeri park tabelası olan yerlere boş diye hemen park
etmeyin çünkü o yerler kartlı abonelere ayrılmış. Ön camınızda abone kartı
yoksa ceza kesilebilir, daha kötüsü arabanız çekilebilir. Park edilmez tabelası
olan yerlere park etmeyi ise aklınızdan bile geçirmeyin. Özellikle gündüz
saatlerinde polis göz açtırmıyor, sürekli ceza kesiyorlar. Şehir içinde
olmadığınız müddetçe park sorunu hiç yok. Plajlardaki otoparklar bile ücretsiz.
Otobana çıkarken gözünüz daima New National Road
tabelalarında olmalı, çünkü eski yollar hâlâ duruyor. Şehirlerarası
yolculuklarda otobanı tercih etmek zaman kazandırıyor, malum. Yollarda birçok
kiralık arabalı turist olduğu için neredeyse herkes yollarda çok yavaş
seyrediyor. Bu durum özellikle otobanda, hele ki yolun tek şeride düştüğü
noktalarda bazen sinir bozucu olabiliyor. Sabırlı bir şoförseniz bu ağırkanlı
trafikten keyif alabilirsiniz bile. Girit’te yaklaşık 250 km. direksiyon salladım
ama yollarda kıç tamponuna yapışıp bırakın korna çalmayı, selektörle taciz eden
tek bir sürücüye dahi rastlamadım. Otobandaki emniyet şeritleri bizdeki ‘sürekli
işgali yasak’ emniyet şeritlerinin aksine hem daha geniş, hem de hızınızı 70
km. altına düşürdüğünüzde yol vermek için sürekli seyir halinde
kullanılabiliyor. Yavaş seyreden bir sürücünün arkasına tren gibi dizilip
aheste seyretmek çoğu zaman kaçınılmaz.
Girit otobanında standart manzara. |
Yol ayrımı tabelaları hem Yunan hem de Latin harfleriyle
yazılı. Ne var ki bu tabelaların çoğu hasarlı. Ya mermilerle delik deşik
edilmiş, ya da sprey boyayla yanlış yönler işaretlenip okunmaz hale getirilmiş.
Yollardaki tek dert bu. Ama elinizde bir haritanız zaten olacak. Eksik bir
tabela yüzünden yanlış yola saptığım oldu, ama hasarlı bir tabela yüzünden yolumu
hiç şaşırmadım. Şaşırsanız da trafik yoğun olmadığı için manevra yapmak hiç
dert değil. Tabelalarla ilgili bir püf noktası daha var. Tabela sağa veya sola
çıkış işaret ediyorsa, gördüğünüz ilk sağdan veya ilk soldan hemen çıkmanız, tereddüt
etmemeniz gerekiyor çünkü tabelalar genellikle çıkış yönlerine çok yakın yerleştirilmiş.
Konaklama için Hania’nın biraz dışında kalan Kalamaki’yi
tercih ettik çünkü şehir içi gece boyunca gürültülü olabiliyor. Kalamaki, Hania
şehir merkezine yaklaşık 10-15 dakika uzaklıkta. Arabanız olmasa bile yarım
saat arayla kalkan 21 hat numaralı belediye otobüsleriyle şehir merkezine
ulaşım çok kolay. Bu hat Kalamaki’nin en güzel koylarından birindeki Agioi Apostoloi
plajına yakın duraklardan da geçiyor. Otobüs bileti €1.50. Otobüs içinde şoförden
alırsanız daha pahalı. Duraklara yakın yerlerdeki bilet gişelerinden almak daha
mantıklı.
Agioi Apostoloi girişi - Sağda görünen kayalık çark alanı |
Agioi Apostoloi plajına giriş tüm plajlarda olduğu gibi
ücretsiz. İki şezlong ve şemsiye için €7 ödeniyor, ama plajın şezlong parası
ödemek istemeyenlere bırakılmış serbest alanları da var. Şezlong ücretleri
adanın her yerinde aynı. Adı geçen plajın en sağ kısmındaki kayalık ve ormanlık
bölüm geyler için çark alanı.
Apostoloi’nin çarşaf gibi denizi harika ama ısırgan balıkların da yuvası. Bu balıklar bacağınızda
ayağınızda sinek ısırığı, küçük bir yara v.s. varsa orayı bulup ısırıveriyor. Cızzt
eden bir ısırık, o kadar korkunç değil, ısırdığı yer kanamıyor bile, çaresi suda
sürekli sırt üstü kalmak ve ayakları aşağı sarkıtmamak. Bir de güneş batımına doğru
yüzeye ve sahile yakın toplanan kımıl kımıl kaynayan balık sürüleri var, onlar
zararsız. Belki eylül sonu olduğundan Girit’te gün batımları çok acayip, hatta
biraz ürkütücüydü. Güneş sanki ufukta hiç alçalmıyor, gökyüzünde soluyor.
En iyi restoranlar genellikle kuytuda |
Ababa'da soluklanmadan olmaz |
Hania’nın Old Town bölümü araç trafiğine tamamen kapalı. Yeme
içme işleri için limanda sıralanmış restoranlar ve barlar yerine ara
sokaklarını keşfe çıkmak birçok bakımdan daha avantajlı. Enfes souvlaki neredeyse
tüm restoranlarda var. Pide arasında hazırlayan büfe tipi souvlakiciler ise
sayıca biraz daha az, ki asıl favorimdir, mümkün olsa sabah öğününde bile
yiyebilirim. Bu arada hakiki souvlaki domuz etindendir, tavuk souvlaki hikaye.
Ababa, Hania Old Town’daki en şirin kafe barlardan biri
örneğin. Meydandaki Starbucks’ı arkanıza, deniz fenerini sağınıza alın, dümdüz
ilerleyip sağdaki ilk sokağa girin. Ababa neredeyse 24 saat açık, müzikleri
nefis, bir de gözlerinin içi gülen dünya tatlısı bir garsonu var. Hania'da Goody's hariç malum fast-food zinciri restoranlarına hiç rastlamadım, ama Starbucks tarihi binalardan birine konuşlanmayı orada da başarmıştı. Ama ilginçtir, turist yoğunluğuna rağmen bu şubesinde hiç kuyruk görmedim, hatta en tenha mekandı.
Leventis |
Hania'nın en meşhur tavernası yine Kalamaki'ye çok yakın bir tepede bulunan Leventis. Üst üste birçok kez en iyi restoran ödülü almış bir yer. Püfür püfür dağ manzarası nedeniyle gündüz veya akşam üzeri gidilmesi lazım. Fiyatları diğer restoranlardan daha pahalı değil, porsiyonları çok doyurucu, kalabalık saatlerinde Girit'teki her restoran gibi servis epey yavaş olabiliyor. Her şey sipariş üzerine pişiriliyor. Lokma tatlısı bile sıcacık, çıtır çıtır geliyor.
* Yarın: Rethimno ve Iraklion.