AYLIK JETON #6
Her ay kapanış jeneriğine kadar ulaşmayı başardığım
oyunlardan bahsediyorum.
1)
Inside
Gelenekselin reddi! Geçiş videoları
yok, yükleme ekranları yok, yol gösteren ibareler, haritalar ve tutorial bölümü
de yok. Diyalog yok. Yazılı hiçbir şey yok. Anlatıcı dış ses yok. Hikâyesi yok
diyen çarpılır. Oyun hikâyesini geri kalan her şeyiyle kendisi anlatıyor. Bir çocuğun yamaçtan aşağı paldır küldür inişiyle başlayan ilk saniyesinden
itibaren merak uyandırıcı. Çocuk belli ki bir şeyden kaçıyor ama neyden? Kamyonetli
adamlardan niye saklanıyor? İlk yakalandığında korkunç gelecek
tablosunun ilk parçası ortaya çıkıyor. Bu adamlar onu yakalamakla
ilgilenmiyorlar, tek dertleri buldukları yerde öldürmek!
Nereye bakıyor bu adamlar? |
Çocuk her hatada korkunç biçimlerde ölüyor. Her ölüm
sekansında irkilerek koltuğumda kıpırdandığımı bilirim. Bir çocuğun
öldürülmesinin böyle betimlenmesi infial yaratmaya açıksa da çarpıcı bir işlevi
var. Feci akıbetlere her tanık olduğumda çok daha dikkatli oynamaya başladım,
her adımı ölçüp biçmeye, deneme yanılma yöntemlerinden kaçınmaya çalıştım.
Karakter öldüğünde bile yükleme ekranı yok, anında son kaldığım yerden
başlıyordum ama yine de o sahneleri tekrar tekrar görmek istemedim.
Köpek fobim olmadığı halde her havlama duyduğumda
adrenalin boşanması yüzünden elim ayağım birbirine dolandı. Köpekler! Köpekler
çok korkunç! Oyunun en zor yerleri!
Inside sabır taşırmıyor ama bazen çok zorluyor.
Özellikle su basmış bir fabrikada yol bulmaya çalışırken checkpoint
noktalarının arasını daha çok açıyor. Sabrın ödülü olağanüstü! Beklenmedik bir
final! Sanırım sinemada bile onlarca yıldır dengini görmedim. Uzun süre
unutabileceğimi sanmıyorum. Hollywood, anlatım biçimlerini, gizem yaratma
becerilerini tazelemek istiyorsa bunu otopsiye yatırıp ders niyetine çalışmalı.
5/5
2)
The Witcher 3: Blood and Wine (DLC)
Rivia’lı Geralt’a veda niteliğindeki genişleme paketiyle
CD Projekt Red oyun dünyasına bir kez daha DLC
nasıl yapılır dersi verdi. Ana oyuna 40+ saat ve yepyeni bir şehir haritası
ekleyen bu paket vampir mitolojisi düşkünleri için tam bir şölen! Toussaint
tartışmasız tüm oyunun en güzel şehri. Oyun boyunca kaç tane ekran görüntüsü
aldığımı anımsamıyorum. (Keşke oyuna bir Photo Mode eklenebilseydi, her
seferinde HUD seçeneklerini kapatıp resim çekmek biraz yorucu.) Hikâyenin masal
dünyasına çok yaklaştığı görevleri ayrıca çok keyifliydi.
Yine de zorluk seviyesi epey yükseltilmiş bir paketti.
Level 53 Geralt, Grandmaster sınıfı zırh
takımına ve silahlarına rağmen, Level 47 canavarlar karşısında defalarca öldü.
Tüm Witcher 3 toplamında en fazla öldüğüm görevler buradaydı. Witcher 3,
örneğin Uncharted ve Inside’ın aksine oyun içinde ölmeyi yükleme ekranlarıyla
caydırıyor. Kasıtlı mı yoksa yazılımsal/donanımsal bir eksiklik mi bilemiyorum
ama oyunun karakter öldükten sonraki yükleme süreleri korkunç uzun! Çıktığı
günden bu yana birçok yama gelse de bu yükleme süreleri kısalmadı, bana daha da
uzadı gibi geliyor.
Bu satırlar yazılırken yeni bir yama daha çıktı ve oyuna
Türkçe desteği de eklendi. Son olarak üç aşamadan oluşan Boss kapışmasının da
aşırı zor olduğunu belirteyim. Ödülü 30 dakikadan uzun süren bir “vedalar,
buluşmalar, hoşlaşmalar” videosu. İki farklı sonu var. Mutlu sonla
bitirebildiğime memnunum. 5/5
3)
Doom (2016)
Yeni Doom çok hızlı, çok akıcı ama niye bu kadar iç
sıkıcı? Mars’ta geçen bölümler en fazla bir demir çelik fabrikasında dolaşmak
kadar eğlenceli. Haritalarında bir sürü gizli bölüm var ama bende zerre keşfetme
isteği uyandırmadı. Bulduklarımı da yön bulmaya çalışırken tesadüfen daldığım
yerlerde bulmuşumdur. Bu kadar hanzo bir karakterin burnunun ucunu bile bulması
mucize zaten. Bu hanzoluktan çok espri çıkar ama yok, kapanış jeneriği bile
oyunun tamamından daha matrak! Anlaşılır gibi değil!
Oyunu en kolay zorluk seviyesi “Ölmek İçin Çok Gencim”de
oynadım çünkü oyunlarda debelenmek için çok yaşlıyım. Oyun boyunca yüzlerce
iblisi tepiklerken hiç ölmedim ama platform sekanslarında bir yerden bir yere
gitmeye çalışırken düşüp öldüm. İronik! Heavy Metal albüm kapaklarını andıran
cehennem bölümleri nispeten daha ilginç. Aşırı hareketli ve kalabalık yerlerde
PS4’ün bariz zorlanması utanç verici! Şu 19 GB’lık yama da ayrı komedi! Bir ara
boş disk satıp oyunu PSN’den indirttiklerinden şüphelendim ama multiplayer içinmiş. Yamayı yüklemeden oynadım. 19 GB yama olmaz arkadaşlar, saçmalamayın!
Bir de istatistik saptamam var. Trophy listesine
bakılırsa oyuna başlayanların sadece %20’si sonuna kadar gitmiş. Eh, boşuna
sıkıcı demedim. 3/5
4) Psychonauts
PS4’teki PS2 emülatöründe mantıksız bir şey var.
Mesela insanlar Psychonauts’u PC’de çok iyi grafiklerle oynuyorlar. PS4’e sadece
trophy desteğiyle ve ekran çözünürlüğü uyumuyla geliyor, o kadar. Oyun
tarihinin en sevilen ve en yaratıcı oyunlarından birini nihayet bu VHS
kopyasından biraz hallice sürümüyle denedim. Oynanıştaki çeşitliliğe ve
dinamizmine hayran kaldım. Sürekli değişiyor. Üzerinden bunca yıl geçmesine
rağmen hiçbir level tasarımı aşina gelmedi, hepsi birbirinden özgün. Çoğu zaman
Tim Burton-esk. Oyun mekanikleri ve kamerası eskimiş haliyle. Biraz baş
döndürücü. Bulmacaları kolay. Nadiren usandırıcı. Epey de uzun. En son bölüm
Meat Circus’a kadar bir şekilde geldim, orada saç baş yoldum. Oyunların en son
bölümleri en kolay bölüm olmalı. Çok uzun yoldan gelen misafiri kapı dışarı
etmek gibi bir şey böylesi. 3/5
Bu resmin üzerine sigara dumanı üfleyin = PS4 versiyonu |
5)
Steamworld Heist
Görsel tasarımı çizgi roman panellerini
andıran oyunlara ayrı bir zaafım var. SH ayrıca cazip geldi çünkü sıra tabanlı
strateji içeriyor. Külüstür robotların galakside korsancılık oynaması,
birbirlerinin gemisine sızıp ganimet toplamaları gayet eğlenceliydi. Galaksi
varsa, uzay gemisi varsa mutlaka mürettebat toplamak gerek tabii. (Mass Effect
etkisi!) Kurşun sektirme mantığı bir âlem! Şapkalar ayrı âlem! Hikâyesi de var
gibi ama kim takar! (Ya gerçekten her oyunda bir hikâye olması şart değil.) PS Vita’ya
nedense PS4’ten daha çok yakıştı. Bunu oynarken de Sony’nin Vita desteğini
yavaş yavaş terk etmeye hazırlandığı haberleri geldi. Sağlam alettir, çok ayıp!
4/5
Gerçek bir silahşör sektirir. |
Bitemeyenler
(Uninstall Kategorisi)
Everybody
Gone To The Rapture: Herkes ortadan kaybolmuş, yürüyen kamera
kaybolmamış. İlerlettiğim şeyin insan olduğundan emin değilim, ne eli vardı ne
ayağı ne de sesi. Bir dolaş, iki dolaş, üç ışık takip et dört ışık takip et,
bir yere kadar. Yine Stephen King çağrışımlı bir öykü hayaleti. Salgın gibi bir
şey çıkmış, bombardıman yapılmış, herkes ölmüş mü kaybolmuş mu? Araf gibi bir
yerde dolaşıyor da olabilirim. Bu kağnı hızıyla bir yerden bir yere gitmeye katlanabilirim
ama haritanın ta öbür ucuna geri dönemeyeceğim. Nerede Delete tuşu?
Herkes gitmişse hiç kasma, sen de git! |
Killzone - Shadow Fall: Dünyanın en sıkıcı campaign
modu! En basit hareket için lüzumsuz tuş kombinasyonları. Nereden ateş ettiği
belli olmayan düşmanlar! Henüz iki-üç senelik oyun, şimdiden köhne!
Splot (iOS): Bir sonraki level’i oynamak için falanca
sayıda ıvır zıvır toplamanızı isteyen her oyun kötüdür.
Ne
demek yani? (Mini sözlük)
Tutorial: Oyuncunun elini tutup ona yürümeyi öğreten
bölüm. Bak X’e basarsan ateş eder, Y’ye basarsan zıplar. Genelde çok sıkıcıdır
ama bazen elzemdir.
Checkpoint: En son kaldığın yer. Yanınca oradan
başlarsın. Yanınca en başa dönen oyunlar bunu bilmez. Bazen oyuncuyu
cezalandırmak için kullanılır. Japonların sadizm nesnesi.
Mass Effect: Bilimkurgu sevip de hâlâ oynamadıysan yuh
artık!