AYLIK JETON #9



Kapanış jeneriğine kadar ulaşmayı başardığım oyunlarda neler yaşadığımdan bahsediyorum.

Dishonored 2

- Madem teyzemsin, bunca zamandır neredeydin?
- Hokus pokus öğreniyordum kız!

Saklambaç oynarken ebe gizlendiğim yere çok yaklaştığında yaşadığım gerilime dayanamayarak kafasına bir odun indirmeyi ve onu bayıltmayı hiç düşündüm mü acaba? Ya da ‘sobe sobe’ diye bağırarak checkpoint’e koşarken yetişemeyeceğimi anlayıp onu sapanla vurmayı hiç planladım mı? Dishonored oynamak da bunun gibi ikilemlerle dolu. 

Elime bir sürü delici, kesici ve yakıcı silah verip son derece cazip sihirli güçlerle donattıktan sonra ‘istersen kimseyi öldürmeyebilirsin yani, tercih sana kalmış’ diyerek seçenek sunulması, kusura bakmayın, ikiyüzlülüğün daniskası. Çam yarması gibi herifler saçımın kılını gördüğü anda canıma kast ederek her köşeden üstüme hücum edecek de ben de vicdani davranıp ‘sıçanlar kemirir seni inşalla’ büyüsünü kullanmayacağım öyle mi? Hah! Pikselin vicdani yükü olmaz canım, geçiniz. 

Seni kurtarmak için 3,5 saat uğraşayım sen kalk hain teyzemin portresini yap, namkör balomoz!

Yalnız bir başak burcu olarak, tıpkı ilk oyunda yaptığım gibi, son derece temiz çalışmaya gayret ettim. Cesetler ortada kalsın, sıçanlar güzelim Karnaca’ya veba yaysın istemem. O yüzden geçen seferden aklımda kalan o temiz pak büyünün (cesetler puf diye küle dönüversin e mi büyüsü) aynen durduğunu görünce pek sevindim, ilk işim bu özelliği açmak oldu. Muhafızlara uzaktan bir ok atıveriyorsun geriye mangal külü bırakıyorlar. Kankaları da ortalığı velveleye vermiyor, oh kafam rahat. Külü yerden temizle büyüsü de olmalıydı ama buna da şükür. Bunca temiz çalışmaya rağmen kaos seviyesi gene de yükseldi, hiç adil değildi!

Ayrıca en küçük bir siyasi istikrarsızlıkta, sırf gacının teki ‘ben senin teyzenim, tahta geçmek benim hakkım’ dedi diye ihanet edip canıma kast eden bunca hırboya nazik davranamazdım. Yalnız anamın ruhundan çok pis azar işittim. “Ömrüm boyunca mücadele ettiğim şeye dönüştün,” dedi. Bu çok koydu. Ay valla oyunu bitirmeye çalışıyordum, bir şeye dönüşeceğim hiç aklıma gelmedi, dediysem de nafile.

Bir rahat dolaşamayacaksak ne gerek var o kadar detaya?

Oyunda çok canımı sıkan başka bir tutarsızlık daha var. Karnaca gibi her köşe bucağı ‘gel kuytularımı araştır, oramı buramı incele’ diye bağıran nefis bir hayali şehir varken ortada, dolaşma isteği bu kadar baskınken, hele ki her binada içeri davet eden açık bir pencere bulunuyorken, camdan içeri hop diye ışınlanma kolaylığı da duruyorken, her yeri sıkı yönetime boğmanın alemi ne? Peki ben ne yaptım? Yerim sizin tehditli ortamınızı dedim ve haritada tek bir muhafızı bile canlı bırakmadım, sonra rahat rahat her yeri didikledim. Bu kadar da medeniyim. 

Hem iyi ki girmişim o binalara, bir sürü nefis tablo gördüm, yakarsinek denen haşaratları temizledim. Şehre çok faydam dokundu, ama ortada bu faydanın kıymetini bilecek insan da bırakmadım. Açmaz böyle bir şey işte. 

Entrika mı? Ya evet, birileri birilerine yataklık etmiş de ama şu gacı gerçekten benim teyzem miymiş değil miymiş muğlak mı kalmış, her şey başka bir büyük planın eseri miymiş, öööf, hakikaten bir bok anlamadım.

Aaa unutmadan, iskelede Goon’a tıpatıp benzeyen biri vardı! Oyundaki kocaman el fetişizmi de ruhuma çok hitap etti açıkçası.

Bir de Clockwork Mansion bölümünü tasarlayanlar hangi gezegenden geldilerse hepsini öpüyorum. Manyaksınız! Halbuki X’e basıp kolu çekince, tavanlar duvarlar yer değiştirmeye başlayıp da yeni odalar belirince her şey ne kadar basit görünüyor değil mi? Değil! Next-gen o canım! 4/5

Far Cry Primal

- Ben var kafanı kırmak sen dur!
- Ben salmak gaplanı, yedirmek seni!

Yılın sürprizi. Çıkış tarihinden itibaren neredeyse sekiz ay boyunca oyuna önyargılı ve uzak durmak hiç değilse en çok keseme yaradı. Einstein ne demiş: Ucuzluk raflarının cazibesini bozmak önyargıyı kırmaktan zordur. Niye önyargılıydım? Far Cry 4’dan sonra bu formüle doymuş, hatta bıkmıştım. Artı, Ubisoft’un bu oyunu Horizon Zero Dawn lansmanını görür görmez apar topar piyasaya sürüp kurnazlık ettiğini düşünmüştüm. Sokağa köfteci açılır, sonra yanına iki tane daha açılır ya, onun gibi sandım.

Valla oyun hiç de çakal apar toparlığı gibi görünmüyor, jilet gibi! En kısa ara videolardaki sanat yönetmenliğini dev Hollywood yapımlarında görmedim. Yükleme süreleri de jet gibi. Demek ki isteyince bal gibi oluyormuş. Mesela taş, ok ve mızrak meselesi de beni endişelendiriyordu ama ekip 80’lerin kült B filmi Beastmaster’ın ruhunu oyuna taşımış, yani hiç dert değil. Kaplan, mamut, boz ayı ne varsa ehlileştirip biniyorsun, olmadı diğer mağara adamlarının üzerine salıyorsun. Taş devrinde süper kahraman olmak gibi bir şey. En kolayda oynayınca ilkel çağların yenilmez savaşçısı oyunu oluyor. Çok matrak, çok eğlenceli. 

Urki the Denyo
Serinin diğer oyunlarındaki ahlaki açmazlar çok ilginçti, burada hak getire. O devirde ahlak ne gezer zaten. Vur kafasına, sal baykuşu al lokmasını mantığı. Her yer survivor, her yerde Recep İvedik. Biraz zorlarsan yamyam Udamlar arasında seksi olanları da var aslında. Yalnız pek temiz değiller, orası biraz itici. Bir de insanlık tarihinin ilk denyo lubunyası Urki’nin görevlerini ıskalamamak lazım. Urki aynı zamanda ilk Jackass insanı olabilir. Oyunda similyası ve conconları gözüken tek karakter ayrıca. Hayal görmüş olamam. O sallananlar gerçekten şey mi diye kamerayı döndürmediğim yer kalmadı.

Son olarak herkesin fanfinfon dilinde konuşmasını takdir ettim. Bak da biraz ders al “herkes İngilizce konuşur” Holivutu! 4/5 

The Little Acre

- Babam nereye gitti?
- Hav hav!

King’s Quest’in TOEFL sınavı gibi bulmacalarından sonra bu küçük yapımın ikindi çayı huzuru veren rahatlığı iyi geldi. Mazbut bulmacalar ama oyuncuyu tam bir embesil yerine koymuyor. Aksine mizah ön planda. Bir bulmacayı YouTube’a bakmadan çözünce kendini üstün zekalı falan hissetmiyorsun ama kurulan mantık silsilesine kıkır kıkır gülüyorsun. Ay o kadar komik bir insanım ki 1,5 saatte bitiriverdim, gibi. Bitirdim ama nedense oyun bitmemiş gibi görünüyor. 

Dikkat köpek var!
Klasik animasyon tarzı pek hoş. (Sonlara doğru yer alan videodaki baştan savmalık gözümden kaçmadı, rezalet!) Bir de her kelimeyi yayaaaaaaarak konuşan hiçbir karakter komik değildir, artı oyun süresi böyle uzatılmaz. Favorim: Evin kuçusunun küçük veledi tehlikeli olasılıklardan korumak için kendini paraladığı her sahne! Bu ekip çok daha hoş şeyler yapabilir. Işık gördüm, takipteyim. 3/5

BİTEMEYENLER (Uninstall kategorisi)

Invisible, Inc. – Çok fazla seçenek insanı boğar! Kızma birader oynarken iki kare ilerlemeden önce 12 tane tuşa basmamız gerekse bir daha oynar mıydık? Ya da satranç tahtasında az önce yediğiniz vezir zırt diye şahınızın dibinde belirse? Evet, bence de çüş! Hmm, evet, bunu yapanlar çok zekiymiş. O kadar zekiysen git kansere çare bul! Koltuğa yayılmışım, zaten yorgunum uğraşamam sizin stratejik şeyinizle.

Hypervoid – İlk defa bir oyunu oynarken keklendiğimi düşündüm. İlerleyen veya hareket eden bir şey yok ortada, hareket illüzyonu resmen. Ay çok ayıp ya! Bedava oyunun da bir onuru olmalı.

Popüler Yayınlar